Orhan Veli Kanık

Orhan Veli Kanık Test

Merdiven


Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak
Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak

Sular sarardı yüzün perde perde solmakta
Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta

Eğilmiş arza kanar muttasıl kanar güller
Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller
Sular mı yandı neden tunca benziyor mermer

Bu bir lisân-ı hafidir ki ruha dolmakta
Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta



Bir Günün Sonunda Arzu


Yorgun gözümün halkalarında
Güller gibi fecr oldu nümayan,
Güller gibi... sonsuz, iri güller
Güller ki kamıştan daha nalan;
Gün doğdu yazık arkalarında!
Altın kulelerden yine kuşlar
Tekrarını ömrün eder ilân.
Kuşlar mıdır onlar ki her akşam
Alemlerimizden sefer eyler?
Akşam, yine akşam, yine akşam
Bir sırma kemerdir suya baksam;
Üstümde sema kavs-i mutalsam!
Akşam, yine akşam, yine akşam
Göllerde bu dem bir kamış olsam!

(1921)



Karanfil


Yarin dudağından getirilmiş
Bir katre alevdir bu karanfil,
Gönlüm acısından bunu bildi!

Düştükçe vurulmuş gibi, yer yer
Kızgın kokusundan kelebekler;
Gönlüm ona pervane kesildi.



Ağaç


Gün bitti. Agacta nes`e söndü.
Yaprak ates oldu, kus da yakut;
Yaprakla kusun pariltisindan
Havuzun suyu erguvana döndü



Orman


Su değil, mesimin havası akan
Duyduğun yaprağın, dalın sesidir
Suda yıldızların parıltısıdır
Bu karanlıkta bazı bazı çakan...



Ablama


Güneşe benzeyen güzel yüzünle
Bir bahar yeli gibi ılık esersin

Saygıya değer ender özünle
Kimseye dokunmaz okşar geçersin

Edanla neşenle tatlı dilinle
Her sözü tartarda da öyle söylersin

Nice insanlardan üstün vasfınla
Gönüllere girer öyle geçersin

İyiyi kötüyü ayırt ederken
Zamana kanmayıp özü seçersin

Doğayı sevip özlem duyarken
Açılan gülleri toplar geçersin

Mahsumiyetinle hakkı özlerken
Manadan anlayıp doğru söylersin

Şahsına söylenen her söz güzelken
Bütün insanları sever geçersin

9.10. 1989



Sevda Hayalleri


Sevda Hayalleri

Adını yazdım, meyhane duvarlarına,
Sevdanı gömdüm bağrıma.
Biliyorum sende hiç insaf yok.
Haykırıyorum şimdi, tüm yanlızlıklara.

Senin yüzünden düştüm,
Meyhane'lere,
Sevdan itti beni, Şarap mahsenlerine.
İçiyorum galon, galon şarapları,
Şerefin varsa, şerefine.

Kendimi tanıyamıyorum,
Zıkkım oluyor, her şey bana.
Zaman, zaman kan tükürüyorum.
Küf kokulu, farelerin cirit attığı,
İnsanlığın, uğramadığı meyhanelerde.
Yaşıyorum.

Dünya dönüyormuş, dönerse dönsün.
Gelipte soranım olursa,
Söyleyin öldü o,
Her şeyden uzakta...

1964



.....Selam Olsun


Dün geldik.
Bu gün gidiyoruz.
Dostlara selan olsun.
Her dostumuz can olsun,
Canlarda canan olsun.

Sevgiden bir örnekti,
Yaşamaksa yaşadık.
Kalanlara ders olsun.
Kadir kiymet bilinsin,
İnsanlarda mert olsun.

İnsanın özü neyse,
Sözüde güzel olsun.
Çaresı yok dediler.
Yaraya merhem için.
Sonradan öğrendim ki,
İsanlıkmış insanlık.

Acep neden bilmedik,
İnsanlığın halini.
Her doğan insan imiş,
Bilemedik kadrini.

Bu benim son şiirim.
Veda olsun herkese.
Yaşamaktan ders alın.
Dünya kalmaz kimseye...



....Sakın Şaşırma


Sabahlara kadar
Sokak lambalarının altında kalasan
Yüreğin ısınımaz
Vaz geç
Yanlızken
Yağmurda yürürsen üşürsün
Sarılacağın
Bir dostun olsun
Unutulmaktan kork
Sende unutma

Yazın karlar yağarsa başına
Şaşırırma
Dikkatli ol
Kendini bil
İnsanı sev
Herkesi kucakla
Onlarla dostluk kur
Boş yere avunma
İnsanlığı bilmezsen
Savrulurusun rüzgarlarda
Yaşam içinde yok olursun
Önce insanlığı öğren
Güvenme kara kışa
Yolda tipiye tutulur
Kurta kuşa yem olursun
Irmaklara aldanma
Sevği bilmiyorsan boğulursun

Ayın dostlarına bak
Hepisi parıldıyor
Sende öyle ol
Gerçekler acıdır
Günün batışı aydınlatmaz
Ateş yakar
Dağlar sarmaz
Safaklarda aklın karışır
Yolunu şaşırırsın
Badem çiçekleri güz günü açar
Baharı göremezsin
Gönüllere kök sal ki tutunabilesin
Dostluğu öğrenebilesin
İnsanlığın özünü anlayabilesin…

2.6.2010



Harput Hoyrat'ları 1


Yedin beni yedin beni
gurd oldun yedin beni
Ben seni urgun sevdim
Sen ele yerdin beni

Ah o gözler, ah o gözler
Kan eder ah o gözler
Beni vuran ok değil
Sendeki ahu gözler

Düşte gör düşte gör
Hayalde gör, düşte gör
Dostun kim, düşmanın kim?
Hele bir kez düşte gör

Sürme beni, sürme beni
Her göze sürme beni
Eşikte kulun olam
Gapından sürme beni

Güne düştüm, güne düştüm
Gölgeden güne düştüm
Felek! Gözün kör olsun
Dediğin, güne düştüm

Derde kerim, derde kerim
Gam derer, derd ekerim
Yas tutma deli gönlüm
Mevla her derde Kerim



Anlatamıyorum


Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Göz yaşlarıma, ellerinizle?

Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.

Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum.



İstanbul'u Dinliyorum


İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı
Önce hafiften bir rüzgar esiyor;
Yavaş yavaş sallanıyor
Yapraklar ağaçlarda;
Uzaklarda, çok uzaklarda,
Sucuların hiç durmayan çıngırakları
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Kuşlar geçiyor, derken;
Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık.
Ağlar çekiliyor dalyanlarda;
Bir kadının suya değiyor ayakları;
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Serin serin Kapalıçarşı
Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa
Güvercin dolu avlular
Çekiç sesleri geliyor doklardan
Güzelim bahar rüzgarında ter kokuları;
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Başımda eski alemlerin sarhoşluğu
Loş kayıkhaneleriyle bir yalı;
Dinmiş lodosların uğultusu içinde
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Bir yosma geçiyor kaldırımdan;
Küfürler, şarkılar, türküler, laf atmalar.
Bir şey düşüyor elinden yere;
Bir gül olmalı;
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Bir kuş çırpınıyor eteklerinde;
Alnın sıcak mı, değil mi, bilmiyorum;
Dudakların ıslak mı, değil mi, bilmiyorum;
Beyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasından
Kalbinin vuruşundan anlıyorum;
İstanbul'u dinliyorum.



Vatan İçin


Neler yapmadık su vatan için!
Kimimiz öldük;
Kimimiz nutuk söyledik.



Bedava


Bedava yaşıyoruz, bedava;
Hava bedava, bulut bedava;
Dere tepe bedava;
Yağmur çamur bedava;
Otomobillerin dışı,
Sinemaların kapısı,
Camekanlar bedava;
Peynir ekmek değil ama
Acı su bedava;
Kelle fiyatına hürriyet,
Esirlik bedava;
Bedava yaşıyoruz, bedava.



Açsam Rüzgara


Ne hoş, ey güzel Tanrım, ne hoş
Magillerde sefer etmek!
Bir sahilden çözülüp gitmek
Düşünceler gibi başıboş.

Açsam rüzgara yelkenimi;
Dolaşsam ben de deniz
Ve bir sabah vakti, kimsesiz
Bir limanda bulsam kendimi.

Bir limanda, büyük ve beyaza.
Mercan adalarda bir limana.
Beyaz bulutların ardından
Gelse altın ışıklı bir yaz.

Doldursa içimi orada
Baygın kokusu iğdelerin.
Bilmese tadını kederin
Bu her alemden uzak ada.

Konsa rüya dolu köşkümün
Çiçekli dalına serçeler.
Renklerle çözülse geceler,
Nar bahçelerinde geçse gün.

Her gün aheste mavnaların
Görsem açıktan geçişini
Ve her aksam dizilisini
Ufukta mermer adaların.

Ne hoş. ey Tanrım, ne hoş!
İller, göller, kıtalar asmak.
Ne hoş deniz dolaşmak
Düşünceler gibi başıboş.

Versem kendimi bütün
Bir yelkenli olup engine;
Kansam bir an güzelliğine
Kuşlar gibi serseri ömrün.



victoryprofessionalcare.com
Çelik Kapı1 Euro Kaç TL